Biyoloji

Biyoloji

6 Kasım 2016 Pazar

Canlıların Sınıflandırılması: Bitkiler Alemi

 BİTKİLER ALEMİ


Hepsi çok hücreli, hücre yapıları ise ökaryottur. Hücreleri çeperli, çeperin esas maddesi ise selülozdur. Klorofil molekülleri kloroplastlar içinde kümelenmiştir. Kloroplasttan başka, kromoplast ve lökoplast gibi renk pigmentleri de vardır. Depo karbonhidratları nişastadır.



                                              Şekil : Bitkiler Alemindeki Alt Gruplar


Yeşil bitkilerin hepsi ototrof olup, ışık enerjisini kimyasal enerjiye çevirirler. Çoğunluğu toprağa bağlı olduğundan yer değiştiremezler.


1. Sporlu (Çiçeksiz) Bitkiler:

Üreme ve gelişmelerinde çiçek ve tohum oluşturamazlar. Spor oluşturarak eşeysiz üremeyi, gamet oluşturarak eşeyli üremeyi gerçekleştirirler. Bu iki üreme çeşidi birbirinin devamı şeklindedir ve olaya döl almaşı denir. Üreme bakımından suya bağımlıdırlar. İletim demetlerinin (damarların) bulunup, bulunmamasına göre iki gruba ayrılırlar:

a. Damarsız Sporlu Bitkiler:

Yaprak, kök ve gövdeleri yoktur veya çok basittir. Çok hücreli “algler (yeşil su yosunları)” bu grubun en basit yapılı üyeleridir. Bunlar denizlerde, tatlı sularda ve nemli yerlerde yaşayabilirler.







                                  Şekil : Damarsız Sporlu Bitkiler, Mavi-Yeşil Alg.

b. Damarlı Sporlu Bitkiler:

Vücut yapısı bakımından daha gelişmiş olduklarından ve karalarda yaşamaya uyum sağladıklarından, madde taşınmasına ihtiyaçları vardır. Bunu damarlarla gerçekleştirirler.Kök, gövde ve yaprakları bulunmakta, ancak tohumlu bitkilerden biraz daha basittir. En önemli grupları, eğreltiler, at kuyrukları ve kibrit otlarıdır.




                                       Şekil: Damarlı Sporlu Bitkilere Örnekler


                                Şekil: Damarlı Sporlu Bitkilere Örnekler


2. Tohumlu (Çiçekli) Bitkiler:

Hepsi damarlı olup, kök, gövde ve yaprakları gelişmiştir. Üreme hücreleri (polen, yumurta) çiçeklerde oluşur. Eşeyli üremelerini tohum oluşturarak gerçekleştirirler. Doku ve organları iyi gelişmiş olup, kök, gövde ve yaprakları belirgindir. Tohumun meyve tarafından örtülüp, örtülmemesine göre iki alt bölüme ayrılır:


a. Açık Tohumlu (Kozalaklı) Bitkiler:

Tohumlarındaki çenek sayısı çok değişken olup, tohumları örten bir meyve veya örtü yoktur. Bu grubun bitkileri, genellikle iğne yapraklı veya pul yapraklı olup, hepsi çok yıllık çalı ve ağaçlardır.




                                      Şekil : Açık Tohumlu (Kozalaklı) Bitki Örnekleri




Hemen hepsi kışın yaprağını dökmez ve düzenli kambiyum halkaları sayesinde enine kalınlaşma gösterirler. En önemli cinsleri; çam, sedir, köknar, mazı, ardıç, servi, ladin, porsuk, sikas ve ginkgo olarak sıralanabilir.


b. Kapalı Tohumlu Bitkiler:

Tohumlar meyve tarafından örtülmüştür. Çiçeklerinde çanak ve taç yapraklar da vardır. Meyve tohumun yayılmasına yardımcı olur. Tohumlardaki çenek sayısına göre iki alt gruba ayrılır:


  • Tek Çenekliler : Tohumda bir tane çenek vardır. Damarlanma genellikle paralel tiptedir. Çoğu tek yıllık otsu bitki, çok azı (palmiye ve muz gibi) ise çok yıllık bitkilerdir. En önemli örnekler; zambak, soğan, lale, tahılgiller, muz, palmiye, kuşkonmaz ve orkide olarak sıralanabilir. 





                                                     Şekil: Tek Çenekli (Monokotil) Bitki 



                                         Şekil: Tek Çenekli (Monokotil) Bitki Örneği, Orkide



  • Çift Çenekliler : Tohumlarında iki tane çenek bulunur. Yapraklar çok değişken şekilli ve ağsı damarlıdır. Kökler çoğunda kazık tiptedir. Otsu türlerde basit kambiyum, odunsu ve çok yıllık olanlarında ise gelişmiş kambiyum halkaları vardır. Enine kalınlaşma görülür ve iletim demetleri düzenli dizilmiştir. Erkek ve dişi organlar, genellikle aynı çiçekte bulunmakta olup, bazı gruplarda farklı çiçeklerde bulunabilir. Etrafımızda gördüğümüz otsu ve odunsu bitkilerin çoğu bu gruptandır. Kabakgiller, baklagiller, toplu çiçekliler, turpgiller, gülgiller en önemli familyalardır.


Şekil : Çift Çenekli (Dikotil) Bitki 





Şekil : Çift Çenekli (Dikotil) Bitki Örneği, Kestane

5 Kasım 2016 Cumartesi

Canlıların Sınıflandırılması: Hayvanlar Alemi

 HAYVANLAR ALEMİ


Hepsi çok hücrelidir. Çok azı mikroskobik (tenyalar, su pireleri), çoğu ise makroskobiktir. Hepsi heterotrof olarak beslenir. Hücrelerinde çeper ve plastitler yoktur. Sentrozomları bulunmakta olup, depo karbonhidratları glikojendir.




                                     Şekil : Hayvanlar Alemindeki Alt Gruplar



Çoğunlukla, bir yere bağlı olmadıklarından ve kasları bulunduğundan yer değiştirebilirler. Süngerler hariç tutulursa, hepsinin sinir sistemi vardır. Çoğu ayrı eşeyli olarak ürer. Eşeysiz üreme yapabilen türleri azınlıktadır.




 Omurgalı Hayvanlar

Baştan (merkezi sinir sisteminden) çıkan sinirler vücuda sırt tarafından ve omurga iskeleti içinden dağılır. Dolaşımları kapalıdır. Kandaki oksijen bağlayıcı pigmentler alyuvarlarda bulunur. Duyu organları gelişmiş yapıdadır. Amfiyoksüs gibi ilkel kordalılarda kıkırdak veya kemik bulunmaz. Hepsi ayrı eşeylidir.

 a. Balıklar:

Solungaç solunumu yaparlar. Üyeleri yüzgeç şeklindedir. Denizlerde ve tatlı sularda yaşar, dış döllenme ve gelişme yaparlar. Vücutları zaman zaman dökülebilen pullarla örtülüdür. Değişken ısılı (soğuk kanlı) hayvanlardır. Bazılarının iskeleti sadece kıkırdaktan oluşur (köpek balıkları gibi). Çoğunluğu kemikli balıklara ait türler oluşturur.





                                          Şekil : Kıkırdaklı ve Kemikli Balık Örnekleri

 b. Amfibiler (Kurbağalar) :

Dış döllenme ve gelişme yaptıklarından suya bağımlıdırlar. Bazılarının erginleri karalarda da yaşayabilirler. Bunun için bu gruba amfibi (iki yaşayışlılar) denir.



                                         Şekil : Kuyruksuz Kurbağa

                                                      Şekil: Kuyruklu Kurbağa



 Değişken ısılıdırlar. Başkalaşım (metamorfoz) geçirirler. Larva evresinde balıklar gibi yaşarlar. Ergin evrede kuyruklu olanlarına semender denir.




c. Sürüngenler:

Solunum organları akciğerlerdir. İç döllenme ve dış gelişme yaparlar. Derileri kuru ve pulludur. Pullar kaynaşmış olup, dökülmezler.



                                 Şekil : Sürüngenler



                                          Şekil: Sürüngenler 
                                     

Vücut ısıları değişkendir. Sıcak ve kurak ortamları severler. Yılanlar, kertenkeleler, timsahlar ve kaplumbağalar olmak üzere dört takıma ayrılırlar.







                                                                                                                                   
                                                           




d. Kuşlar:







                                                        Şekil:Kuşlar




Sıcak kanlı (sabit ısılı) hayvanlardır. Üremeleri ve gelişmeleri sürüngenler gibidir. Vücutları tüylerle örtülüdür ve deride yağ bezleri vardır. Dişleri yoktur. ,





                                                                                                                                                                                                                                                                 Şekil:Kuşlar                                                                                                                                                                                   




Akciğerlerinde büyük hava keseleri bulunur. Gaga ve pençe gibi yapıları yaşadıkları ortama ve beslenme biçimine uyumludur.

 Kivi, ördek, tavuk, pelikan ve şekilde gösterilenler değişik örneklerdendir.






                                        Şekil: Kuşlar


                                                              Şekil: Kuşlar, Penguenler




e. Memeliler:







Kuşlar gibi sabit ısılıdırlar. Vücut kıllarla örtülüdür. Deride yağ ve ter bezleri vardır. Dişleri gelişmiştir. Yavrularını sütle beslerler. İç döllenme ve iç gelişme yaparlar. Çoğu doğurur. Soluk alıp vermede etkili, kaslı bir diyaframları ve kulak kepçeleri vardır. Çoğunda olgunlaşmış alyuvarlar çekirdeksizdir.






                                                 Şekil : Memeliler Sınıfının Örnekleri










                                             Şekil: Memeliler, Balina







  Balina, yunus, fok, deve, zürafa, koyun, tavşan, fare, sığır ve daha bir çok cins plasentalı memeliler grubundandır.







                                                                                                                                                                                                                          

                                                                 Şekil: Memeliler, Koala




      Kanguru ve koala gibi cinsler keseli memeliler grubuna girer.









                                                    Şekil: Memeliler, Ornitorenk




           En az türü bulunan memeli grubu ise, gagalı memelilerdir. Örnek; Ornitorenk (Platipus).

4 Kasım 2016 Cuma

Canlıların Sınıflandırılması: Protista Alemi ve Mantarlar Alemi

PROSTİSTA ALEMİ 


Bu alemin üyeleri, ökaryot yapılı bir hücrelilerdir. Nemli topraklardan, diğer canlıların vücutlarına, küçük su birikintilerinden okyanuslara kadar çok geniş ortamlara yayılmıştır. Tatlı sularda yaşayanlarında kontraktil kofullar bulunur.

1. Protozoa (Hayvansal Protistler) :

Protista aleminin, daha çok hayvansal özellikteki türleri kapsar. Hepsi bir hücrelidir.



                                              Şekil : Protozoa Grubuna Örnek Canlılar


a. Silliler (Kirpikliler): 

Hareketi sağlayan yapı, hücre yüzeyini kaplamış olan sillerdir. Hücre zarı kalınlaşıp sertleşerek pelikula adını alır. Hepsi heterotroftur. Besinlerini pinositoz ve difüzyonla alırlar. Bölünerek eşeysiz üreyebildikleri gibi, birçok türü konjugasyonla eşeyli üremeyi de gerçekleştirir.

 En gelişmiş ve tanınmış örneği Paramesyum (terliksi hayvan) dur. Paramesyum da iki çekirdek bulunmakta olup, küçüğü üremeyi, büyüğü beslenme ve metabolizmayı düzenler.



                                         Şekil: Paramesyum


 b. Kamçılılar:

 Hareketi sağlayan yapıları kamçılarıdır. Hücreleri çepersizdir. Bazıları kloroplastlı olup fotosentez yaparlar.




                              Örnek; Öglena. 



Ancak, bunlar karanlıkta kaldıklarında heterotrof olarak beslenirler. Öglenada ışığı karşı duyarlı göz noktası bulunur. Depo maddesi nişastaya çok benzer. Bazı kamçılılar insanda ve hayvanlarda parazit olup, bazı hastalıklara neden olur.

Örnek : Tripanosoma adlı çeşidi, kan emici bir sinekle insana taşınır ve uyku hastalığına neden olur.






                                             Şekil: Tripanasoma'nın sinekle insan vücuduna taşınması.





c. Kök Ayaklılar: 

Belirgin bir hücre şekilleri yoktur. Hücre zarının uzantılarıyla geçici (yalancı) ayaklar oluştururlar. Bunlar, hem hareketi hem de besin almayı (fagositozu) sağlar. En tanınmış örnek amiptir. Amip’lerin bazıları insanda parazit yaşayarak amipli dizanteriye neden olur. Bazıları ise ağız boşluğunda ve kalın bağırsakta zararsız (kommensal) olarak yaşar. Sularda yaşayan bazıları ise kabuk oluşturur.




                                                                     Şekil: Amip


 d. Sporlular:

Hepsi insanda, omurgalı ve omurgasız hayvanlarda parazit olarak yaşar. Hücre yapıları diğer protistlerden daha küçük ve daha basittir. Besinlerini sindirilmiş olarak alırlar. Spor oluşturarak çok hızlı üremeyi sağladıkları gibi; zaman zaman gamet oluşturarak eşeyli üremeyi de sağlarlar. Hareket organelleri ve kontraktil kofulları yoktur.

Örnek: Plazmodyum malaria türü insanda sıtmaya neden olur. Anofel türü sivrisineklerle taşınır.




                                             Şekil: Plazmodyum'un yaşam döngüsü


 2. Cıvık Mantarlar:

 Hücre çeperlerinin olmaması yönüyle gerçek mantarlardan (Fungi aleminden) ayrılırlar. Belirgin bir hücre şekilleri olmayıp, amipler gibi hareket ederler. Hepsi çok çekirdeklidirler. Çoğu zaman koloniler oluştururlar.




                               Şekil : Cıvık Mantarın Üremesi ve Hayat Devri 





Nemli ortamlarda yaşar ve saprofit olarak beslenirler. Sporla ürerler. Sporları sert bir çeperle örtülüdür. Bazı türleri diğer canlılarda parazittir. Depo karbonhidratları glikojendir.





3. Bir Hücreli Algler: 


Hepsi çeperli, kloroplastlı ve fotosentetiktir. Depo karbonhidratları nişastadır.







                                        Şekil : Bir Hücreli Alg Örnekleri



 Sularda, ıslak ve nemli yerlerde yaşarlar. Çoğu kamçılı olup, yer değiştirebilir. Bazıları kolonileri meydana getirirler.


 Örnek: volvox, pandorina, vs.




                                       Şekil: Volvox Kolonisi



 MANTARLAR (FUNGİ) ALEMİ


Hücreleri çeperli olduğu için, gerçek mantarlar diye de adlandırılır. Hepsi ökaryot hücrelidirler. Genellikle çok hücreli olarak yaşayan, klorofil içermedikleri için hazır besin tüketen canlılardır. Depo karbonhidratları glikojendir. Bazıları çok çekirdeklidir.




                      Şekil: Şapkalı Mantar


Spor oluşturarak eşeysiz üremeyi sağladıkları gibi, çoğu eşeyli üremeyi de gerçekleştirir. Bazıları ise tomurcuklanır (mayalar). Köksüleriyle (rizoit) kendilerini bir yere bağladıklarından yer değiştiremezler. Bir çoğu bitkilerde ve hayvanlarda parazit yaşayarak hastalıklara neden olur. Genel beslenme biçimleri saprofitliktir. Bu sayede organik artıkların parçalanmasına ve madde döngüsüne katkı yaparlar.


Mantarlar; küfler, mayalar, paslar ve şapkalı mantarlar olarak gruplandırılabilir.


                                    Şekil: Mantarlar Aleminin Çeşitleri

Canlıların Sınıflandırılması: Monera Alemi

 MONERA ALEMİ 


Canlı organizmaların en küçükleri ve yapısal organizasyon bakımından en basit olanları bu alemde yer alır. Virüsler, bu alemde incelenen ve hücresel yapıda olmayan organizmalardır. Bakteriler ve mavi-yeşil algler ise en küçük hücreler olup, prokaryot (basit çekirdekli) özellikte olmalarından dolayı bu aleme konulmuştur.


1. Bakteriler 


Çekirdekleri ve zarla çevrili organelleri bulunmadığı için “prokaryot” hücre yapısındadırlar. Klorofil ve oksijenli solunum enzimleri gibi moleküller hücre zarından sitoplazmaya uzanan kıvrımlar üzerinde veya sitoplazmada serbest olarak bulunur.






                                                      Şekil : Bakterilerin Genel Hücre Yapısı 



DNA molekülü bir tane olup, etrafında zar yoktur. Bazı bakterilerde normal DNA dan çok daha küçük yapılarda vardır. Üremeyle ilgisi olmayan bu yapılara plazmitler denir. Plazmitler antibiyotik ve diğer bazı kimyasal maddelere karşı kazanılan direncin diğer hücrelere taşınmasını sağlar.



 Bütün bakteri hücrelerinde, zar, çeper, ribozom, DNA, RNA ve çeşitli enzim sistemleri bulunur. Bazı türlerde bu yapılara ek olarak bazı özel görevli oluşumlar bulunabilir. Hücre zarının sitoplazmaya doğru kıvrımlaşmasıyla oluşan mezozomlar, oksijenli solunum enzimlerini bulundurur. Mitokondrinin işlevini gerçekleştirir. Aynı şekilde oluşmuş tilakoit zarı üzerinde ise klorofil molekülleri bulunur ve kloroplastın işlevini üstlenir.



Hücre zarından dışarıya doğru uzanan sil ve kamçı şeklindeki tüpçükler ise, hareketi ve korunmayı sağlar. Çok az türde, üçüncü bir hücre örtüsü vardır. Kapsül denilen bu yapı olumsuz şartlara dayanma gücünü artırır. Bunun için, kapsüllü bakteriler genellikle patojen (hastalık yapıcı) özelliktedir.


 Bakterilerdeki hücre çeperi, protein, yağ ve karbonhidrattan yapılmış olup, selüloz içermez. Bakteriye şekil verir ve onu korur. Ribozomları çok sayıda olup, ökaryot hücrelerdekinden daha küçüktür.


 a. Bakterilerin Gruplandırılması:

 Mikroskoplarla incelenen bakteriler, değişik özellikleri bakımından araştırılmış ve dört özelliğe göre gruplandırılmıştır.


  •  Gram boyasıyla boyanarak, mikroskopta mavi-mor renkli görünenlere gram pozitif bakteriler denir. 

  • Gram negatifler ise, bu boyayla boyanmazlar. Bu farklılık çeper yapılarının özelliğinden kaynaklanır.



 b. Bakterilerin Solunumları:

Bazı bakteriler sadece fermantasyon (anaerobik solunum) yapabilirler, ancak oksijenli ortamlarda gelişemezler. Bunlara zorunlu anaerob denir. Bazı bakteriler ise sadece oksijenli ortamlarda gelişebilirler. Bunlara zorunlu aerob denir. Bakterilerin bir kısmı ise geçici aerob veya geçici anaerob olup, gerektiğinde her iki solunumu da yapabilirler. Böyle bakterilere “fakültatif” bakteriler denir.


 c. Bakterilerin Beslenmesi:

Bakterilerin az sayıda türü ototrof olarak beslenir. Kendileri için gerekli organik besinleri inorganik bileşiklerden sentezlerler. Bunların bir kısmı klorofilli olup ışık enerjisini kullanırlar. (Fotosentetik bakteriler). Bir kısmı ise klorofilsiz olup, inorganik bileşikleri oksitlemekle kazandıkları kimyasal enerjiyi kullanır (kemosentetik bakteriler).

Bakterilerin çoğunluğu heterotrof olarak beslenir. Gerekli olan glikoz, amino asit, vitamin gibi organik maddeleri dışarıdan hazır almak zorundadırlar. Bunların çoğu çürükçül(saprofit) olup, organik artıkları ayrıştırarak beslenir. Bu olay sayesinde doğadaki madde döngüsüne katkı yaparlar. Bir kısım bakteri ise, diğer canlılar üzerinde parazit yaşayarak beslenir.


 d. Bakterilerde Üreme:

Bütün bakteriler bölünerek çok hızlı çoğalabilirler.




                                       Şekil : Bir Bakterinin Bölünerek Çoğalması



Bakterilerde, zarlı bir çekirdek olmadığından ve kromozom sadece bir tane olduğundan bölünme tam bir mitoz değildir. Bu tür hücre bölünmesine gizli mitoz denir.

Bazı bakteri türleri, bölünerek (eşeysiz) üremenin yanında eşeyli üremeyi de gerçekleştirebilirler. Bu üremede gamet oluşumu ve döllenme görülmez. Kalıtsal yapısı farklı iki hücre aralarında bir köprü oluşturarak gen aktarımı yaparlar. Sonuçta her iki atadan da farklı bir hücre (rekombinant bakteri) oluşur. Bu çeşit üremeye konjugasyon (kavuşma) denir. Konjugasyon sonucunda kalıtsal çeşitlilik sağlanır.




                         Şekil : Bakterilerde Konjugasyonla Eşeyli Üreme 







                                                 Video: Bakterilerde Konjugasyon


Bazı bakteriler olumsuz ortam şartlarını endospor oluşturarak atlatırlar. Bakteri parçalansa ve ölse bile, endospor ortam şartlarına dayanır. Şartlar normalleştiğinde gelişen endospor normal bakteriyi oluşturur.



                                     Şekil : Bakterilerde Endospor Oluşumu


 Endosporlar bakteriye göre, daha küçük, az sitoplazmalı, kalın çeperli ve metabolizması çok yavaştır. Bazı sporlar 120 °C de 15 dakika kalırsa ancak ölebilmektedir.


2. Mavi – Yeşil Algler 

Hücre yapısı bakımından bakterilere çok benzerler. Zarlı çekirdekleri ve zarlı organelleri yoktur. Hepsinde sitoplazmaya dağılmış klorofil pigmentleri vardır. Fotosentetik bakterilerden farkları, sitoplazmalarında fikosiyanin denilen mavi renk maddesi içermeleridir.

 Genellikle denizlerde, tatlı sularda verimli topraklarda yaşarlar. Hepsi fotosentetik olup, suyu ayrıştırdıkları için ortama oksijen verirler.




                       Şekil : Prokaryot Hücreli Canlılara Örnekler 



Çoğu, havanın serbest azotunu bağlayarak toprakta azotlu bileşiklerin artmasını sağlarlar. Bunun için bitki gelişmesine yardımcı olurlar. Bölünerek ve sporlarla çoğalırlar. Tek tek veya koloni halinde yaşarlar.


3. Hücresel Olmayan Canlılar 

Virüsler:

 Canlı olarak kabul edildiklerinden, “en küçük oranizmalar” olarak adlandırılabilirler. Ancak elektron mikroskobuyla görülebilirler. Virüsler; çoğalabilirler, kendilerine özgü nükleik asit içerirler, özel bir protein kılıfa sahiptirler ve içine girecekleri hücrenin zarını eritecek enzimlere sahiptirler. Bu özellikleri onları cansızlardan ayırır. Hücresel yapıda olmamaları, enzim sistemlerinin bulunmaması, sitoplazmalarının olmaması, organellerinin yokluğu ve dış ortamda kristal halde bulunmaları ise virüsleri diğer canlılardan ayıran özelliklerdendir. Özellikle kristal halde bulunmak cansızların özelliğidir.

Virüsler ancak konak hücre içinde aktivite gösterebilirler. Bunun için “zorunlu hücre içi parazitleri” denir. Kendilerini çoğaltmak için konak hücrenin maddelerini harcarlar ve onun enzimlerini kullanırlar. Virüsler DNA veya RNA dan yalnız birisine sahiptirler. Bu kalıtsal yapıya genom denir.Bazıları bitki hücrelerinde, bazıları hayvansal hücrelerde, bazıları ise bakterilerde çoğalabilirler. Bakteriyofajlar ve hayvansal virüslerin çoğu “DNA virüsleri” adını alır. Bitkisel virüsler ve bazı hayvansal virüslere ise, “RNA virüsleri” denir.






                                                Şekil: Bakteriyofajın Yapısı 




Virüsler, hacim olarak büyümezler ve bölünerek çoğalmazlar. Enzim sistemleri olmadığı için solunum, protein sentezi, beslenme, boşaltım gibi hayatsal olayların hiçbirini gerçekleştiremezler. Virüsler girdikleri hücrede yönetimi ele geçirirler ve hücrenin materyallerini kullanarak kendilerini çoğaltırlar. Sonuçta hücrenin parçalanmasına (lizis) neden olurlar.




                          Şekil : Virüslerin Girdiği Hücreyi Parçalaması


 Bazı virüsler girdiği hücreyi öldürmez, ancak onun hızlı ve düzensiz olarak bölünmesine neden olur. Böylece kanserleşme ortaya çıkar. Bir virüs tarafından enfekte olmuş hücre ve doku bazı savunma meddeleri üretir. İnterferon denilen bu maddeler yeni bir virüs enfeksiyonunu engeller.

3 Kasım 2016 Perşembe

Canlıların Sınıflandırılması

CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI


Canlıları benzer özelliklerine göre gruplara ayırmaya sınıflandırma denir. Sınıflandırmayı inceleyen bilim dalına ise Biyosistematik denir.


1. Ampirik (Yapay) Sınıflandırma 

Canlıları dış görünüşleri ve yaşadıkları ortama bakarak sınıflandırmaktır. Bu tür sınıflandırma günümüzde geçerliliğini kaybetmiştir. Dayandığı temel analog (görevdeş) organlar ve şekil benzerliğidir.

  • Analog Organ : Kökenleri farklı, görevleri aynı olan organlardır. Örneğin; yarasanın kanadı ile böceğin kanadı analog organlardır. Böyle organlara görevdeş organlar da denir. 



2. Doğal (Filogenetik) Sınıflandırma


Canlılarda, doku ve organların köken bağıntılarına bakılarak yapılan sınıflandırmadır. Anatomik benzerlik, akrabalık dereceleri, protein yapıları gibi birçok özellik dikkate alınarak sınıflandırma yapılır. Dayandığı temel homolog (kökendeş) organlar ve kalıtsal benzerliktir.


  • Homolog Organ : Kökenleri (orjin) aynı, görevleri farklı olan organlardır. Böyle organlara yapıdaş organlar da denir.





                                 Şekil: Homolog ve Analog Organlara Örnekler



CANLILARIN İSİMLENDİRİLMESİ


İlk kez Linne tarafından yapılmıştır. Sistematikte temel birim olarak tür kabul edilmiş ve her türe iki kelimeden oluşan (binominal) bir isim verilmiştir. Türlerin akraba veya benzer olduğunu birinci kelimelerin aynı olması ifade eder.

SİSTEMATİK BİRİMLER

Filogenetik sınıflandırmada canlılar yedi (7) ana kategoriye ayrılır; Bu kategoriler ve aralarındaki değişmeler aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.




                              Şekil : Sınıflandırma Birimleri ve Aralarındaki İlişkiler



Tür : Sistematiğin temel birimi olarak kabul edilir. Yapı ve görev bakımından birbirine benzer organ sistemlerine sahip, çiftleştiklerinde kısır olmayan döller meydana getirebilen, ortak bir kökene sahip canlılar topluluğudur.

Birbirine çok yakın Tür’lerin oluşturduğu daha büyük gruba ise cins denir. Benzer Cinsler Aile’yi, benzer Aileler Takım’ı, benzer Takımlar Sınıf’ı benzer Sınıf’lar Şubeyi ve Şubeler Alem’i oluştururlar.

2 Kasım 2016 Çarşamba

Canlılığın Temel Birimi Hücre: Madde Alışverişi

HÜCREDE MADDE ALIŞVERİŞİ

 Hücre zarında gerçekleşen bir olaydır. Canlılığın devamı için gereklidir.


  • Hücre zarından geçebilenler : O2,CO2,CO,su,mineraller,glikoz,fruktoz,galaktoz,yağ asidi,gliserol,a.asit,vitamin,alkol .



  • Hücre zarından geçemeyenler :Protein,yağ,karbonhidrat 


4 yolla olur: 

1) DİFÜZYON:

 Bir maddenin çok olduğu (yoğun olduğu) ortamdan az olduğu ortama (az yoğun ortama) doğru hareket etmesine denir. Porlardan geçebilecek büyüklükteki maddeler difüzyona uğrar. Porlardan büyük maddeler difüzyon yapamaz. Enerji harcanmaz. Enzim kullanılmaz. Canlı ve cansız ortamda görülebilir.Canlılık delili değildir. Denge sağlanana kadar devam eder ve durur.

Örnek: Odaya dökülen kolonyanın her tarafa dağılması.Akciğerdeki oksijenin kana geçmesi.İnce bağırsaktaki glikozun kana geçmesi.




                                    Şekil: Şeker Molekülünün Sudaki Difüzyonu



 Difüzyonu Etkileyen Faktörler:

1) Küçük moleküller,büyük moleküllere göre daha kolay geçerler.

2) Nötr moleküller iyonlara göre daha kolay geçer.Çünkü zarın dış kısmı da iyonik yapıdadır.Negatif iyonlar biraz daha kolay geçer.

3) Yağda çözünen maddeler de çözünmeyenlere göre daha kolay geçer.(A,D,E,K vitaminleri)

4) Yağı çözen maddelerde kolay geçer.(Alkol ve eter gibi.)

5) Por sayısı ve sıcaklık arttıkça difüzyon hızı da artar.

 6) İki ortam arasındaki yoğunluk farkı ne kadar çoksa difüzyonda o kadar hızlı olur.

7) Akışkanlığı fazla olan ortamlarda difüzyon hızlı olur.




Diyaliz: Suda çözünmüş maddelerden bazılarının yarı geçirgen zardan difüzyonuna denir.Böbrekleri çalışmayan insanlarda suni olarak oluşturulan bir ortamla kandaki üre temizlenir.

 2) OSMOZ:

Suyun difüzyonudur. Suyun çok olduğu yerden az olduğu yere geçmesidir. 

Hipertonik Ortam (Çok Yoğun Ortam):

Bir hücre kendisinden daha yoğun bir ortama konursa su kaybederek büzülür.Bu olaya plazmoliz denir.

Örnek: Tuzlanan derinin su kaybederek büzülmesi.

 Hipotonik Ortam (Az Yoğun Ortam):

Bir hücre kendisinden daha az yoğun bir ortama konursa su alarak şişer. Bu olaya deplazmoliz denir. Bitki hücrelerinde deplazmoliz devam ederse hücre şişer ve turgor durumuna geçer. Hayvan hücrelerinde deplazmoliz devam ederse hücre patlar.Buna hemoliz denir.

 İzotonik Ortam (Denge Ortam):

Bir hücre izotonik bir ortama konursa hiçbir değişikliğe uğramaz.

 Osmotik Basınç:

Hücre içerisindeki çözünmüş maddenin hücre zarına yaptığı basınçtır.Ya da (etki=tepkiye göre) hücre dışındaki suyun yoğunluk farkından dolayı hücre içerisine girmek için zarlara yaptığı basınçtır. Çözünmüş madde miktarı (hücrenin yoğunluğu) arttıkça osmatik basınç artar.

Turgor basıncı:

Hücre içerisindeki suyun hücre zarına (yada çepere) yaptığı basınçtır. Kofullar tarafından ayarlanır. Turgor çok artarsa su girişi durur. Turgor, otsu bitki ve yaprakların dik durmasını sağlar. Turgor, stomaların açılıp kapanmasını sağlar. Turgor, bazı nasti(ırganım) hareketlerini sağlar. Suyun hareketi daima O.B' ın fazla olduğu yere doğrudur.



Videolu anlatım için aşağıdaki bağlantıları incelemenizi öneririm:

Deplazmoliz

Turgor


3) AKTİF TAŞIMA:

Bir maddenin az olduğu yerden çok olduğu yere geçmesidir. Porlardan geçebilecek büyüklükteki maddeler aktif taşıma ile taşınır. Enzim kullanılır. Enerji harcanır. Sadece canlı hücrelerde görülür. Denge yoktur. Taşıyıcı moleküller kullanılır.

Örnek: İnce bağırsaktaki glikozun kana geçmesi.Böbrekteki geri emilim.



                                          Şekil: Aktif Taşıma



NOT 1 : Hücre zarından geçebilecek büyüklükteki bir maddenin miktarı hücre içi ile hücre dışı arasında farklılık oluşturuyorsa burada aktif taşıma var demektir.





NOT 2 : Sıcaklık artışı,molekülün alınmasını hızlandırmaz.




 4) ENDOSİTOZ VE EKZOSİTOZ:

 Hücre zarından geçemeyecek büyüklükteki maddelerin oluşturulan ceplerle içeri alınmasına endositoz;yine aynı yolla dışarı atılmasına ekzositoz denir. Hücre zarından geçemeyecek büyüklükteki katı maddelerin içeri alınmasına fagositoz;sıvı maddelerin içeri alınmasına pinositoz denir.








                                              Video: Endositoz ve Ekzositoz


                                         Şekil: Fagositoz ve Pinositoz



Endositozun Özellikleri:


  • Enerji harcanır. 

  • Enzim kullanılır. 

  • Hücre zarı azalır.

  • Hücrenin içeriği artar. 

  • Hücreye alınan bu büyük maddeler lizozomdaki ve besin kofulundaki hücre içi enzimlerle parçalanır. 

  • Tek hücrelilerde ve akyuvarlar da çok görülür. 

  • Canlılık delilidir.

  •  Denge yoktur. 

  • Bitki hücrelerinde ve diğer çeperi olan hücrelerde görülmez. 


 Ekzositozun Özellikleri:



  • Enerji harcanır. 

  • Enzim kullanılır. 

  • Hücre zarı artar.

  • Hücrenin içeriği azalır. 

  • Canlılık delilidir.

  •  Denge yoktur.

  •  Boşaltım kofulu ve golgi yardımıyla atılır. 

  • Bitki ve hayvan hücrelerinde görülür.



 NOT 3 : Tatlı sularda yaşayan bir hücrelilerde fazla suyu dışarı atan kontraktil koful bulunur.Hücre içerisindeki fazla suyun nedeni suyun osmozla içeri girmesidir.


 NOT 4 : Bir bitki hücresinin turgor durumuna geçmesinde;


  •  Ortamın yoğunluğu

  •  Hücre içindeki madde yoğunluğu

  •  Çeperin selülozdan yapılmış olması etkilidir.

NOT 5 : Endositoz ve ekzositozda yoğunluk farkı yoktur.Ama aktif taşıma,difüzyon ve osmozda vardır.

1 Kasım 2016 Salı

Canlılığın Temel Birimi Hücre: Hücre Zarı ve Organeller

HÜCRE


 Hücre teorisi:

 1)Bütün canlılar hücrelerden meydana gelmiştir.

 2)Hücreler bağımsız hareket ettikleri halde birlikte iş görürler.

 3)Hücreler bölünerek çoğalırlar.

Tek hücrelilerde bütün olaylar hücre içerisinde gerçekleşir.İş bölümü ve doku oluşumu yoktur.Çok hücrelilerde bütün olaylar hücre grupları arasındaki iş bölümü ile olur. En basit çok hücreli yada en karmaşık tek hücreli Volvox’ tur. Volvox' ta işbölümü vardır ama doku oluşumu yoktur. Tek hücrelilerin oluşturduğu topluluğa koloni denir. Bilinen en büyük hücre deve kuşu yumurtasıdır. Bilinen en uzun hücre ise sinir hücresidir.







                                                Şekil: Hayvan Hücresi






                                              Şekil: Bitki Hücresi







Hücre 3 kısımda incelenir:


1) HÜCRE ZARI:

Yağ,protein az miktarda karbonhidrattan oluşur.Hücre zarının yapısı akıcı-mozaik zar modeli ile açıklanır.Bu modele göre zar; yağ denizinde yüzen proteinlerden oluşmuştur. Karbonhidratlar hücre zarındaki yağlarla birleşerek glikolipid, proteinlerle birleşerek glikoprotein şeklinde bulunur.Bunun sağladığı avantaj ise hücrelerin birbirini tanıması ve bağışıklıktır.Hücre zarının özgüllüğünü veren kimyasal madde glikoproteindir. Glikolipidi ve glikoproteini golgi sentezler. Madde giriş-çıkışı proteinler üzerindeki porlardan olur.

Zarın özellikleri : Canlıdır,saydamdır,esnektir ve seçici geçirgendir. Zardaki proteinler enzim görevi yapar.

Zarın görevleri : Hücreyi dağılmaktan korur.Hücreye şekil verir.Hücreyi dış etkilerden korur.Madde alışverişini sağlar. Zarın seçici-geçirgen olması onun canlı olduğunu gösterir.

Hücre çeperi cansızdır,esnek değildir,tam geçirgendir.Hücrenin dayanıklılığını arttırır, hücreye şekil verir.Üzerindeki deliklere geçit denir.Selülozik yapıdadır. Prokaryot hücrelerde de bulunur ama yapısı selülozik değildir.




                                 Şekil: Hücre Zarı




2) SİTOPLAZMA:

 İki kısımdır.

 a) Sıvı kısım:

Su,protein,yağ,karbonhidrat,mineral,vitamin,RNA çeşitleri,nükleotidler,ATP ve enzimler gibi organik ve inorganik maddelerden oluşmuştur.

Görevi: 

1) Biyokimyasal reaksiyonlar için zemin oluşturmak.

 2) Organellere yataklık etmek.

3) Rotasyon ve sirkülasyon hareketleri ile organellerin hareketini sağlamak.

b) Organeller:

Özel yapı ve görevi olan sitoplazmik cisimlerdir.


  •  Endoplazmik Retikulum:


 Hücre zarından çekirdek zarına kadar uzanan zarlı kanallar sistemidir. Memeli alyuvarı hariç bütün çekirdekli hücrelerde bulunur. Hücre içine ve dışına madde taşır.Bazı maddeleri depolar.(Ca ve protein).Çekirdek zarı ve golgiyi yapar.Hücreyi bölmelere ayırarak,sitoplazmadaki asidik ve bazik tepkimelerin birbirini etkilemeden yapılabilmesini sağlar. Üzerinde ribozom bulunanlarına granüllü ER; bulundurmayanlara da granülsüz ER denir.Granüllü ER enzim salgılayan hücrelerde,granülsüz ER yağ sentezleyen hücrelerde çoktur.




Şekil: Granüllü ve Granülsüz Endoplazmik Retikulum



  • Golgi Aygıtı: 


Çekirdeğe yakın bulunur.Hücre zarı yapımına katılır. Salgı maddelerin yapılması,paketlenmesi ve salgılanmasından sorumludur.Onun için süt bezi, tükrük bezi,ter bezi gibi salgı yapan hücrelerdeki sayısı diğer hücrelerdekilere oranla daha fazladır. Enzimleri paketliyerek lizozomu oluşturur.Hücre zarı yapımına katılır. Glikoprotein,lipoprotein,mukus,bağ dokusu ara maddesi ve ayrıca bitkilerde selülozlu maddeler salgılar. Memeli alyuvarı hariç bütün çekirdekli hücrelerde bulunur.


                                                  Şekil: Golgi Aygıtı



  •  Lizozom:


 Büyük moleküllü besinleri parçalar.Kurbağa larvalarında kuyruğun kopması,salgılama dönemi biten memelilerde süt bezlerinin körelmesi,pasif kalan kasların küçülmesi,harap olmuş dokuların, yaşlı alyuvarların ve vücuda giren mikropların yok edilmesi lizozom sayesindedir. Fagositoz ve pinositoz yapan hücrelerde çoktur.

Örnek: Akyuvar hücresi ve tek hücreliler.


                                            Şekil: Lizozom ve Hücre İçi Sindirim



Lizozom parçalanırsa hücre kendini sindirir.Buna otoliz denir. Lizozomun etrafındaki zar golgiden oluşur.İçerisindeki enzimler ribozomlarda üretilir.Üretilen enzimler ER ile taşınır.ER ile taşınan enzimler golgide paketlenerek lizozom oluşturulur. Yani lizozomun oluşmasında ribozom,golgi ve ER etkilidir.


  •  Ribozom:


 Bütün hücrelerde bulunan en küçük organeldir. Protein ve rRNA'dan oluşur. Çekirdekçikte üretilir. Zarsızdır ve iki birimdir.Üst birim(büyük birim) protein,alt birimse(küçük birim) rRNA'dan oluşur. Protein ve enzim sentezler. Granüllü ER ve çekirdek zarı üzerinde,mitokondri ve kloroplastın sıvısında ve ayrıca sitoplazma da bulunabilir. Yoğun protein sentezi sırasında yan yana gelerek polizomları oluştururlar. Her canlıda ribozomların farklı olmasının sebebi rRNA' ların farklılığındandır. Bir hücrenin canlılığını sürdürebilmesi için mutlaka ribozoma ihtiyacı vardır.(Enzimlerden dolayı) Enzim salgılayan bez hücrelerinde sayısı daha fazladır.




                                             Şekil: Ribozom



  •  Mitokondri:


 Çift zarlıdır.İç zar kıvrımlıdır.Kıvrımlara krista,zarların arasını ve içini dolduran sıvıya matriks denir. Oksijenli solunum yaparak enerjinin üretildiği ve depolandığı yerdir. Enerji ihtiyacı fazla olan kas,sinir ve karaciğer gibi hücrelerde sayısı daha fazladır. Bulundukları hücreninde enerjiye en çok ihtiyaç olan bölümlerinde toplanırlar.

 Örnek: Sinirlerin sinaps bölgelerinde,spermlerin kuyruklarında ve kasların kasılma bölgelerinde çok bulunur.

 Kendine ait DNA,RNA,ribozom ve ETS'si bulunur.Kendi DNA'sı olmasına rağmen hücre DNA'sına bağımlıdır. Bitkilerde mezozom ve klorofil bulunduğundan dolayı mitokondri miktarı daha azdır. Prokaryotlarda ve memeli alyuvarında bulunmaz.


                                           Şekil: Mitokondri



  •  Sentrozom:  


Bazı su yosunu,mantar,hayvan ve insan hücrelerinde bulunur. Sentriol denilen iki alt birimden oluşur. Hücre bölünmesi sırasında kendini eşleyerek zıt kutuplara çekilir ve iğ ipliklerinin oluşmasını sağlar. Hücre dışına uzanan kirpik,kamçı,sil gibi yapıları oluşturur. Sentrioller dikine duran dokuz çift tüpçükten oluşur.




                                                 Şekil: Sentrozom





  • Plastidler:  

Sadece bitki hücrelerinde bulunan renk maddesidir.3 tiptir;

 a) Kloroplast: 

Bitkiye yeşil rengini verir. Çift zarlıdır. İç zarı katmanlıdır.Bu katmanlara grana,içini dolduran sıvıya ise stroma denir. Fotosentez yaparak besin üretir. Kendine has DNA,RNA,ribozom ve ETS'si bulunur. Granalar içinde bitkiye yeşil rengini veren ve fotosentez için gerekli ışığı absorbe edecek klorofil vardır. Bütün bitki hücrelerinde bulunmaz.  Örnek: Kökte.





                                                   Şekil: Kloroplast




b) Kromoplast:

Bitkilerde meyve ve çiçeklerin rengini verir. Likopin (kırmızı),ksantofil (sarı) ve karoten (turuncu) olmak üzere üç çeşittir.

Bitkilerde diğer renkler koful öz suyunun asit veya baz oluşuna göre renk değiştiren "antokyon" denen maddeler ile oluşturulur.

 c) Lökoplast:

 Renksizdir.Genelde kök,gövde ve tohumda bulunur. Nişasta,yağ ve protein depolar. Işıkla karşılaşınca kloroplastlara dönüşür.



  •  Koful:


ER'dan,golgiden,hücre zarından ve lizozomdan oluşabilir. Hayvansal hücrelerde az ve küçük,bitkisel hücrelerde ise gençken küçük,yaşlandıkça büyürler.Çünkü tuzlu artıklar kofullarda biriktirilir. Hücre içi osmatik basınç ve pH'ı ayarlar. Kofulda bulunan su turgor basıncı oluşturarak hücreye diklik ve direnç verir. Metabolizmanın aktiflik derecesini belirler.Eğer koful büyük ve sitoplazmada miktarı çok ise metabolizma yavaşlar.

Besin kofulu : Fagositoz ve pinositozla alınan besinlerin bir zarla çevrilmesiyle oluşur.Akyuvarlar mikropları fagositoz ve pinositozla aldığında dolayı,akyuvarlarda daha fazla sayıda besin kofulu bulunur.

Kontraktil (vurgan) koful : Tatlı su tek hücrelilerinde bulunan daimi kofuldur.Fazla suyu dışarı atar. Boşaltım kofulu : Artık maddeleri ekzositozla dışarı atar.



                                                             Şekil: Koful





 3) ÇEKİRDEK:





                                          Şekil: Hücre Çekirdeği



Hücreyi yönetir.Hücre bölünmesini sağlar.Kalıtım bilgisini taşır.4 bölümdür;


  •  Çekirdek Zarı: 


Çift katlı bir zardır. Üzerindeki deliklere por denir.Bunlar hücre zarındaki porlardan daha büyüktür. Hücre bölünmesi sırasında kaybolan bu zarın bölünmeden sonra yeniden yapılmasında ER ve golgi görevlidir.


  • Çekirdek Sıvısı:


Homojen görünümlüdür.İçerisinde bol miktarda ATP,nükleotit,ribozom ve protein bulunur.


  •  Çekirdekçik:


 Az miktarda DNA,bol miktarda RNA ve protein bulunur. Ribozom sentezi yapılır.Bakterilerde yoktur.


  • Kromatin İplik:


 Hücrede en çok bulunan maddedir. DNA'nın kendisi olup kromozomları oluşturur.Kromozomlar DNA ve proteinden oluşmuştur. Kalıtsal karakterleri taşır.Üreme ve büyümeyi sağlar.Hücreyi yönetir.